
Yukarı Mahalleden arkadaşımız Dıngış Muzaffer'e annesinin naylondan ayakkabısını giydirir,bize kızak yolu açmasını sağlar, buzlanan zeminde tek tek veya gruplar halinde doyasıya kayarak, eğlencenin zirvesine ulaşır, bütünce güzellikleriyle çocukluğumuzu yaşar,kaymaktan usanınca kocaman kardan adamlar yapar, Ona havuçtan burun,kömür parçalarından göz,boynuna dolama dediğimiz boyun atkısı takar, sonrada bir güzel kar topu oynar,hiç bozulmamış zemin arar sırt üstü düşerek kar'ın üzerine resimlerimizi çıkartır,onunla birbirimizin boyunun ölçüsünü çıkartırdık.Kar suyundan ıslanan ayaklarımızı, soğuktan donan ellerimizi annemizin, ebelerimizin ördüğü birbirinden güzel yün çoraplarla, eldivenlerle korumaya çalışır, ıslanan üstümüzü evin sıcak güzine dediğimiz fırınlı sobaların kenarında kurutur yarının hayalini kurardık.Nede güzel çocukluğumuz varmış, ne de güzel günler yaşamışız, İnsan şimdi düşününce bunların farkına varıyor.şimdi güzelim Emirdağ'ımıza bilmem yine o yoğunlukta kar yağarmı?Zannetmem!!! işte yazımın başlığında bahsettiğim küresel ısınma dedikleri şey bu olsa gerek, tabiatın doğal dengeleri kayboldu.Sanayi ve Endüstrinin bilinçsiz büyümesi ve aşırı çevre kirliliğinin bizi getirmiş olduğu noktadayız. Bu gün yağmur dualarına çıkışımızın ,kuraklığın ve iklim değişikliklerinin yaşanma sebepleri tabiat anayı hoyratça kullanıp kirletmemizden kaynaklanıyor.Biz çocukluğumuzu doyasıya yaşadık ama bizim çocuklarımız acaba yaşayabilecekler mi?Lapa lapa yağan kar'ın üzerinde doyasıya yürürken çıkan KITIRT,KITIRT, seslerini şimdi acaba hangimiz duyabileceğiz?
0 yorum:
Yorum Gönder